08 Eylül 2009

hayda bre koçlar

Ortaokuldayken iki kere kolum kırıldı. Biri basketbol aşkım yüzündendi. Varilleri potanın altına koyar, koşup, üzerine basıp zıplayarak smaç yapardık. Bu denemelerin birinde varili tutan taş kaydı. Ben sol kolumun üzerine düştüm. Manzara korkunçtu, gerisi de malum zaten... Hastane, alçı, annemin kolumun halini görünce bayılması filan...
Bunu anlatmamın sebebi, basketbola olan sevgimin büyüklüğünü vurgulamak. Bir zamanlar NBA maçlarını kaçırmadan izleyen, takımları tüm oyuncularıyla sayabilen biriyken, basketbol oynamayan hatta izlemeyen bir adam olup çıkmıştım. (Evde üç tane spalding yatıyor sönük halde) Ama Eurobasket 2009 beni bayağı heyecanlandırdı. Ulan eski günleri hatırladım be! Ve dün gece de oturdum ilk maçı (Türkiye 84-Litvanya 76)izledim. İzlerken de "bu maçın kritiğini bloga yazayım ulan bari" dedim.
Hayatımı -bir şekilde- yazarak kazanıyorum. Ama hiç maç kritiği yazmamıştım. Bu da ilk olsun ey reader!


Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim de lafı fazla eveleyip gevelemeyim. Bence BİR FUTBOL MAÇI İYİ HÜCUMLA, BASKETBOL MAÇI İYİ SAVUNMAYLA KAZANILIR... Biz Litvanya maçını Oğuz Savaş ve onun süper defansı sayesinde kazandık. Bu maçın MVP'si Oğuz'dur. Semih ve Ömer Aşık faul problemine girince, solucan suratlı Tanjevic Oğuz'u oyuna almak zorunda kaldı. Bu sırada Petrovicius denen yarma bizim defansı dağıtıyordu. Oğuz iri cüssesiyle ilk birkaç mücadeleyi kaybetse de, daha sonra duvarı ördü boyalı alanda. Nitekim Petrovicius Oğuz oyuna girdikten sonra çok etkili olamadı. Litvanya'nin en skorer adamı Petrovicius (21 sayı) bu sayıların çok azını Oğuz'dan sonra atabildi.
Tamam, Hido bi star bizim için, Ersan da baya iyi bi eleman ama maçın kahramanı kesinlikle Oğuz olmalıydı. Bu arada bizim takımın acilen iyi bir guard yetiştirmesi lazım. Türk basketbolunda bir problem bence yıllardır lider bir guard olmaması. Kerem Tunçeri bu işi kotaramıyor. Ender ve Engin de çocuk gibi kalıyor takım içinde. Biri daha dikkatimi çekti dün. Sinan Güler diye bi eleman vardı, ilk kez izledim. Efes'te oynuyomuş. Solak olması biraz dezavantaj ama hızlı bi oyuncu. Dün 6 sayı attı. İyi bir yedek bence takım için. Üçlükleri isabetli gibi.
İsabet diyince hatırladım: dün gece bizi kurtaran şeyin serbest atışlardaki müthiş yüzdemiz olduğunu kimse inkar edemez sanırım. 8 sayı farkla kazandık. Serbest atış istatistiklerimiz de 26'da 23. Yani serbest atışlarda 60% gibi bir istatistikle oynasaydık çok zor kazanırdık.
Sırada Bulgaristan maçı var. Bizim grubun diğer takımı Polonya ile oynadılar ve 12 sayı fark yediler. Hiç izlemedim fakat enteresan bir takım galiba Bulgaristan. Çünkü istatistiklerine baktım Polonya maçının. Adamlar 17 hücum ribaundu almışlar ve ilk maçlardan sonra bu hücum ribaundu istatistiklerinde ilk sıradaki takım. Polonya'nın aldığı 28 savunma ribaundunu düşününce bizim için çok tehlikeli olacaklar gibi geliyor. Yine uzunlarımız Semih ve Ömer faul problemine girebilir eğer ribaund almada sıkıntımız olursa. Ben uyarayım da!
Bu akşamki maç yine NTV'de 22:15'te.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder