04 Temmuz 2009

oyum toprak dede'ye

Sanırım on yıldan fazla oluyor TEMA Vakfı'na üye olalı. İlk üye olduğum zamanlar düzenli olarak bültenlerini filan gönderiyorlardı ama kısa bir süre sonra kesildi. Belki adres değişikliğinden, belki de sadece bir kez bağış yaptığımdan olsa gerek. Ama gönlüm hep onlarla oldu.
Toprak Dede diye anılan Hayrettin Karaca'yı artık bilmeyen yoktur herhelde Türkiye'de. Bilmeyen varsa da gitsin kafasını duvara vursun, bu yazıyı okumaya devam etmesin. Kendisi son günlerde yine gündemde Okan Bayülgen sayesinde. Okan arada bir böyle iyi şeyler de yapıyor bu tür insanları TV'ye çıkararak. İlk kez geçen seneydi sanırım, Kanal D'deki gece şovuna çıkarmıştı Muazzez İlmiye Çığ ile birlikte. Hani şu meşhur Sümerolog. Onu da tanımayan varsa bi tokat atsın kendine, gitsin sonra öğrensin. Ama bu yazıyı okumaya devam etsin. Çığ'ı tanımayanı affedebilirim çünkü.
Okan'ın programında Hayrettin Dede'nin Muazzaz Nine'ye yaptığı kur, sevgisini ifade etmesi hala aklımda.

"Seviyorum seni kız, ne var bunda!" diyordu haylaz bir çocuk gibi.
Meselenin popüler kısmı bir tarafa, dün yine izledim Okan ile Hayrettin Dede'yi bu kez NTV'de. Yine döktürdü, yine geçirdi ona buna. (Yalnız müthiş bir genç kuşak geliyor dedi,buna pek katılmıyorum)
Bir de müjde verdi. Siyasi parti kuracaklarmış. "Hiç tanımadığınız insanlar olacak" dedi Toprak Dede. Bayıldım. Heyecanla bekliyorum.
İlk zamanlardaki misyonu, yani erozyonla mücadele, artık çok daha gelişmiş. Sadece toprak kaybını önlemek değil, aynı zamanda toprak! (ülke) kaybını önlemek olmuş. Mesaj vermek ya da almak sevdiğim şeyler değil ama, dikkatle dinledim yine dedeyi. Yine tüketim çılgınlığı/aptallığı, artık ne derseniz, ondan dert yandı.
"Biz tüketime karşıyız" dedi. "Tamamen değil tabii, yalnızca ihtiyacınız kadar tüketin diyoruz"
O kadar haklı ki! Fırsat bu fırsat, uzun zamandır AVM denen sülüklere ettiğim küfürleri buraya da yazıp ölümsüzleştirmek istiyordum, şimdi vesile oldu. Topunuzun a.q.! (aile okuyor diye kısa kestim)
Yeri gelmişken AVM olayına da gireyim arada.
"Ortaçağ'da şehirlerin en gözalıcı binaları ibadet merkezleriydi. Çünkü hayat, dine dayalıydı. Aydınlanma döneminde bunların yerini sanat merkezleri aldı. Bugün her yerde alışveriş merkezleri inşa ediliyor. Çünkü günümüzde hayatı, ticaret yönlendiriyor"
Bu sözler Ankara'daki Or-An şehrinin de kurucusu olan mimar Şevki Vanlı'ya ait. (Can Dündar'ın bir yazısından alıntıdır).
Rahmetli ne kadar haklıymış. Şimdi düşünün, özellikle kış aylarında evden çıkıp dolaşabileceğiniz neresi var? (Hele de Ankara gibi bir yerde) Kışın sokakta donmaktan iyidir diyenler olabilir ama sokak cafeleri yada mağazaları bana her zaman daha cazip gelmiştir. Bir de bu AVM'lerde bir saat geçirdikten sonra neden baş ağrısı çekeriz, bunun cevabını bilen var mı? Oksijen eksikliği mi, yoksa bendeki katlanma eşiğinin o kadar olması mı acaba?
Konuyu yine dağıttım, Toprak Dede'ye döneyim iyisi mi! Tüketimin azalması gerektiğini söylerken bir şey daha söyledi ki, eğer parti programın koyarlarsa ve bunu slogan yaparlarsa hemen hükümet olurlar. :)
"Eğer sadece ihtiyacımız kadar tüketecek olursak, yılda sadece 15 gün çalışmak yeterli olacaktır" diyor. "Yılda" lafı belki biraz abartı ama hemen herkes "ayda"ya bile razı olacaktır kesin.
"Yiyecek, içecek, sağlık, eğitim... Bunlar dışındaki hemen herşey gereksiz tüketim," diyor çift geyik karaca. Haklılık payı var tabii ama biraz da geyiğe kaçıyor buradan sonrası haliyle. Artık günümüzden Taş Devri'ne dönmek de saçma olur netekim. Gerçi abartması da iyi. Çünkü bu ülkede abartmadan oy almak imkansız.
Tüketim-üretim ilişkisi ve ekonominin çarkları meselesi girecektim bu yazımda aslında ama çok sıkıldım. Şu yazıyı yazmak aralıklarla 2 saatimi aldı allah sizi inandırsın. Düşünüyorum da, gazetelerin köşe yazarlarının işi zormuş ya. Hergün koca köşeyi doldurucak yazı yazmak kolay değil. Gerçi bi dakka ya, o parayı bana verseler neler döktürürüm lan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder